Denetimlik Serbestlik

Bilindiği üzere 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun , 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir -- Devamı ..

Adli Otopsi

Terminoloji’de otopsi, oto ve opsis kelimelerinden oluşan yunanca bir kelimedir. Oto kelimesi, kendi kendine veya kendi kendini anlama anlamına gelmekte, opsis ise görmek müşahade etmek, tanımak anlamındadır. -- Devamı ..

İddianamenin İadesi

İddianame ’nin iadesi müessesi, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Mahkemesi Kanunu’nun 174. maddesinde yer almaktadır. 1412 sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda yer almayan bu düzenlemenin amacı, 5353 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un gerekçesinde yer almıştır.-- Devamı ..

İddianamenin İadesi
Av. Mustafa Tırtır**

3) CMK’nın 174. maddesi hükmü gereğince, ön ödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan fiillerde, ön ödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen iddianame iade edilecektir.
Yargıtay 2.Ceza Dairesi tarafından, yalnızca mağdurun “uzlaşmak istemiyorum” şeklindeki beyanına dayanılarak tanzim edilen iddianamenin CMK’nın 253. maddesine aykırı olarak uzlaşma teklifi yapıldığı gerekçesi ile iddianamenin iadesi kararında isabetsizlik görülmediği belirtilmiştir.
4) İddianamenin iade sebepleri 174. maddede sınırlı bir şekilde yer almıştır. Halbuki, uygulamada bir çok sebeple iddianamenin iadesine karar verildiği görülmektedir. CMK’nın 174. maddesinde yer almayan bir sebeple iade kararı verilmemelidir.
5) Savcının değerlendirmesine tabi hususlar, CMK’nın 174.maddesi gereğince iade gerekçeleri arasında yer almamalıdır. Bu nedenle mahkeme, savcının nitelendirmesine katılmadığını belirterek iade kararı vermemelidir.
Madde gerekçesinde yer alan “savcının değerlendirmesine tabi hususlar” ibaresinden cumhuriyet savcılarına verilen yetkiler ve takdir hakkı anlaşılmalıdır. Örneğin 170. maddede yer alan, yeterli suç şüphesinin varlığı, görevli ve yetkili mahkemenin belirlenmesi, Çocuk Koruma Kanunu’nun 19. maddesinde yer alan kamu davasının açılmasının ertelenmesi savcının değerlendirilmesine tabidir.
Bilhassa mahkeme, soruşturmada toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturup oluşturmadığı konusunda bir değerlendirme yapmamalı, bu gerekçe ile iddianamenin iadesine karar vermemelidir. Mahkeme, denetimini, 170. maddenin 2., 3., 4., 5., 6. fıkralarında yer alan hususlarla sınırlı tutmalıdır.
Madde gerekçesinde, görev ve yetki konusunda iddianamede ancak açık bir yanlışlık veya çelişki varsa iadenin mümkün olabileceği belirtilmiştir. Başka bir deyişle iddianamenin görevli veya yetkili mahkemeye hitaben düzenlenmediği anlaşılabiliyorsa, iadeye karar verilebilecektir. Buna karşılık, cumhuriyet savcısısın değerlendirmesinde bir çelişki olmadığı sürece iddianameyi iade etmemelidir. Zira, bu sorun, görev veya yetki uyuşmazlığının konusu olacak mahkeme tarafından çözümlenecektir. Dolayısıyla iddianamenin iadesi yoluyla çözümlenmeye çalışılmamalıdır.
Madde gerekçesinde yer alan bu hususun uygulamada sorunlara yol açacağı düşünülmektedir. Zira, mahkeme, görev ve yetki hususunda açık bir çelişki haricinde, iddianame’nin iadesine karar veremeyecek, iddianameyi kabul edecektir. Ancak mahkeme, görevsiz ya da yetkisiz olduğu düşüncesinde ise, iddianameyi kabul ettikten sonra, davanın esasına girecek, ancak ondan sonra derhal görevsizlik ya da yetkisizlik kararı verebilecektir.
İşte bu nedenle, görevsizlik kararı ile, davayı esastan karara bağlayacak olan mahkeme, başka bir sebeple, CMK’nın 174. maddesine istinaden iddianameyi iade hakkını, artık kullanamayacaktır. Zira, görevsizlik kararı veren mahkeme, iddianamenin kabulüne karar vermiştir.
6) Olaylar ile deliller arasında ilişki kurulmaksızın, sadece olaylara ve sadece delillere ard arda yer verilmiş ve takdirin mahkemeye bırakılmış olması halinde de iade mümkündür.
170. maddenin 4. fıkrasında yer alan bu hüküm, kanaatimizce, İddianame’nin iadesi ile ilgili önemli bir hükmü içermektedir. Zira, bu hükümden önce tanzim edilen bir iddianame’de olayların alt alta sıralandığı, olaylarla kişilerin ilişkilendirilmediği, takdirin mahkemeye bırakıldığı sıklıkla görülmekteydi. Bu hükümle bu durumun önüne geçilmeye çalışılmaktadır.
7) CMK’nın 174. maddesinin ikinci fıkrasında “suçun hukuki nitelendirmesiyle ilgili iddianamenin iadesine karar verilemez” hükmü yer almaktadır. Bu fıkra ile aslında mahkeme tarafından çözümlenecek bir konunun, iddianamenin iadesi ile çözümlenmesinin önüne geçilmek istenmektedir. Gerçekten bu konu ile ilgili Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 26.12.2005 tarihli kararında, suçun tavsifi ile ilgili bir gerekçe sebebiyle iddianamenin iade edilemeyeceği, bu konunun yargılama aşamasında çözümlenmesi gerekeceği belirtilmiştir.
8) CMK’nın 174. maddesinde yer alan iade sebepleri tahdididir. Bu madde dışında, mevzuatımızda yer alan herhangi bir kanun maddesinin ihlal edildiği gerekçesi ile iade kararı verilemez. Örneğin küçüklerle ilgili bir ifadenin müdafii huzurunda alınmaması iade sebepleri arasında yer almamaktadır.
9) Uygulamada, iddianamenin iadesine karar vermeden önce cumhuriyet savcısından mütalaa alındığı görülmektedir. Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görevle ilgili iddianamenin iadesi yönünde verilen kararda bu durum görülmektedir.
10) Kunter – Yenisey – Nuhoğlu’na göre, mahkemeye gönderilen iddianame, taslak şeklindeki iddianamedir. Bu iddianame’nin değerlendirilirken, savunma tarafının görüşlerinden istifade edebilmesini sağlayacak bir mekanizma öngörülmemiştir. Ancak savunma tarafı, dosyayı sık sık kontrol ederek, iade kararının verilmesini sağlayacak bilgi ve belgeleri mahkemeye sunabilir.
Dördüncü sayfa için tıklayınız