Denetimlik Serbestlik

Bilindiği üzere 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun , 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir -- Devamı ..

Adli Otopsi

Terminoloji’de otopsi, oto ve opsis kelimelerinden oluşan yunanca bir kelimedir. Oto kelimesi, kendi kendine veya kendi kendini anlama anlamına gelmekte, opsis ise görmek müşahade etmek, tanımak anlamındadır. -- Devamı ..

İddianamenin İadesi

İddianame ’nin iadesi müessesi, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Mahkemesi Kanunu’nun 174. maddesinde yer almaktadır. 1412 sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda yer almayan bu düzenlemenin amacı, 5353 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un gerekçesinde yer almıştır.-- Devamı ..

DENETİMLİ SERBESTLİK
Av. Mustafa Tırtır

D) Denetimli serbestlik :
i) Tarihsel gelişim :
Kurum, ilk kez İngiltere’de 1842 yılında hafif suç işlemiş olan kişiler hakkında uygulanmış, ilk düzenleme 1869 yılında ABD’de yapılmıştır. 1869 yılında ABD’nin Massachussets eyaletinde 17 yaşından küçükler hakkında uygulanan denetimli serbestlik, 1878 yılında yetişkinler hakkında da uygulanmış, 1880 yılında çıkarılan bir yasa ile kurumun bütün ülkeye uygulanması sağlanmıştır . Failin suçluluğu tespit edildikten sonra, mahkeme, suçlunun, belirlenecek kurallara uyması ve belirli bir süreyi iyi hal ile geçirmesi şartıyla, serbest bırakılmasına hükmedebilmektedir . YTCK uygulamasından farklı olarak savcı ve bazen kolluk, suç işleyen kişiyi belirli bir süre denetimli serbestliğe tabi tutar ve bu süre içinde suç işleyenin kötü hali görülmez ve yeniden bir suç işlediği de tespit edilmezse artık kamu davası açılmaz. Fakat bu kurumun uygulanmasına karar verilmesi, işlenen fiilden dolayı failin suçluluğunun ve kusurluluğunun tespit edilmesine bağlıdır. Denetimli serbestlik sisteminde esas olan, davanın, duruşmanın veya cezaya hükmedilmesinin şartlı olarak geri bırakılmasıdır. Cezanın şartlı geri bırakıldığı dönem içinde suçlu hakkında özel bir kontrol memuru aracılığı ile gözetim görevi yerine getirilir ve ona adeta bir tedavi yapılır .
1908 tarihinde İngiltere’de, ağır olmayan suçlarda, mahkemenin, delillerin toplanmasından sonra suçluluğu tespit etmeden, hükmün ertelenmesi ve 3 seneyi geçmemek üzere bir deneme süresi belirleyerek gerekli hallerde fail hakkında gözetim uygulanmasına karar vermesine imkan tanınmaktaydı .
Mevzuatımızda denetimli serbestlik ile ilgili benzer bir düzenlemeye, mülga 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluş Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 38. maddesinde rastlamak mümkündü. 2253 sayılı Kanun’un “Şartlı Erteleme” başlıklı 38.maddesinde, küçük hakkında verilen cezanın şartlı olarak ertelenebileceği, cezası bu suretle ertelenen küçüğün bir yıldan üç yıla kadar bir deneme devresine tabi tutulacağı, deneme devresi zarfında küçüğü, muayyen bir meslek veya sanat öğrenmek, belli bir yerde ikamet etmek, alkollü içki kullanmamak veya bunlar gibi bazı şartlara uymaya mecbur edilebileceği belirtilmekte idi.
ÇMK’nın 38. maddesinin devamında deneme devresi içerisinde, yapılan ikaz ve ihtarlara rağmen, tabi tutulduğu eğitim ve ıslah şartlarını yerine getirmeyen veya başka kasti bir cürüm işleyen çocuk hakkında, mahkemenin, hükmolunan cezanın aynen çektirilmesine veya vahim görülmeyen hallerde deneme devresinin yarı nispetinde uzatılmasına karar verebileceği hususları yer almakta idi.
Bu kurum, Dönmezer – Erman tarafından şu şekilde tanımlanmıştır. Denetimli Serbestlik, özel şekilde seçilmiş suçlular hakkında kamu davasının açılmasının veya duruşma yapılmasının ya da cezanın hükmedilmesinin şartlı olarak geri bırakılmasını ve serbest bırakılan suçlu hakkında onun kişiliğini hedef tutan bir kontrol, yöneltme ve idare sisteminin uygulanmasını belirleyen bir tedbir olduğu belirtilmiştir. Bu tedbirin amacının suçluluğu azaltmak ve suçluyu iyileştirmek olduğu, bu hali ile tedbir niteliğinde ve hapis cezalarının alternatifi olduğu ifade edilmiştir .
Bireyselleştirmenin ön plana çıktığını belirten Dönmezer – Erman tedbirin faydalı olabileceği kimseler olacağı gibi, hiç uygulanmayacak hallerin de olacağını ifade etmiştir .
Dönmezer – Erman, denetimli serbestliğin ülkeler açısından farklı kanuni şekiller aldığını, bunların iki başlık altında değerlendirilebileceğini belirtmiştir. Birincisi, hükmün verilmesinin geri bırakılması halinde denetimli serbestlik, ikincisi ise, verilen hükmün infazının geri bırakılması halinde denetimli serbestliktir.
ii) Çocuk Koruma Kanunu’nda yer alan Denetimli Serbestlik :
Denetimli Serbestlik kurumu, Dönmezer – Erman tarafından da belirtildiği gibi hükmün ertelenmesi ya da hükmün açıklanmasının ertelenmesi şeklinde düzenlenmiştir. Ancak YTCK ve CGİK düzenlemesinin bu şekilde olmadığını, böyle bir düzenlemenin 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nda yer aldığını belirtmek mümkündür.
Çocuk Koruma Kanunu’nun 19. maddesi gereğince, cezanın üst sınırı üç aydan fazla ve iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektirir ise, Cumhuriyet Savcısı tarafından deliller toplandıktan sonra şüpheli hakkında açılacak kamu davası, 19.maddede sıralanan şartların gerçekleşmesi halinde 5 yıl süre ile ertelenebilecektir. Bu madde ile yeni bir kurum hukukumuza girmiştir. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi ile hem suç işleyen küçük yargılanmamış olacak, hem de bu şekilde davaların artması önlenecektir.
ÇKK’nın 23. maddesi gereğince ise, yapılan yargılama sonunda belirlenen ceza, en çok üç yıla kadar (üç yıl dâhil) hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, bu maddede sıralanan şartların gerçekleşmesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.
23. maddenin 3. fıkrası gereğince, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi hâlinde, çocuk, beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır. Bu süre içinde çocuğun bir eğitim kurumuna devam etmesine, belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine karar verilebilecektir. “Takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine” ibaresi ile hakime geniş bir takdir yetkisi tanınmıştır. Ancak bu ibarenin Kanunilik İlkesi’ne Anayasa’nın 38. maddesine ve YTCK’nın 2. maddesine aykırı olduğunu belirtmek gerekmektedir.
Üçüncü sayfa için tıklayınız